Sayfalar

7 Ağustos 2012 Salı

KIZÇOCUĞU

Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce,

gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,                      
külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı,
         teyze, amca, bir imza ver.         
                                       Çocuklar  öldürülmesin                                       
şeker de yiyebilsinler.

[1956]
Nazım Hikmet Ran


Başka söze gerek var mı? Ne yazık ki var. İnsanlığa sığmayacak bu tutum hala sürdürülüyor malesef. Ha bu öyle koskoca bir şehri ve üzerindeki insanları eriterek değil de başka şekilde yapılıyorsa daha mı masum sayılır? Tabi ki de hayır!! Ben artık insanların bu tip katliamlara maruz kalmasını istemiyorum!!(şunu da biliyorum bu herkesin ortak dileği aynı zamanda). Ama Mehmet Akif bizi en başta uyarmamışmıydı zaten.Medeniyetin içine doğru yol aldıkça tüm insanlık olarak canavarlaşıyoruz, açgözlüleşiyoruz. Bunun cezasını da malesef küçücük bebeklere dahi çektiriyorlar. Adına da "savaş" diyorlar...

Çocukları Küçük Kurşunlarla Mı Vurular Anne

büyümek istemiyorum anne
hedef seçmektense hedef olmayı kursunlara
vurmaktansa vurulmayi seçiyorum .
doğdum ve irkildim büyüklügü karşısında dünyanın
gördüm ve şaşırdım açgözlülüğüne insanların.
İnsan insanın düşmanı mıdır?
kim kırar gönülleri, korkmaz mı ve bilmez mi insan bir gönül kıran onmayacaktır
ve vurduğu silah er geç dönecektir kendine
ve insan vurdugu kadar vurulur bilmez mi?
nedameti olmayana merhamet değil lanet edilir ancak
Çocukları anne küçük kurşunlarla mı vururlar
oysa çocuk merhamet demektir biraz
İnanmaktır bir uçurtmanın değerli olduğuna bir füzeden.
bütün bilyalarımı versem, resimlerimi, topacımı
yetmez mi anne yok etmeye yeryüzünden bütün silahları
bütün oyunlarda ebe olmaya razıyım yeter ki bölmesin bir bomba rüyalarımı.
madem savaş en çok bir çocuğun annesiz ya da babasız olması demektir,
ebelenmek ve bir daha oyuna girememektir madem
yakıyorum tahta atımı ve tabancamı.
oyunlarda ne askerim bundan sonra ne de pilot
söz, kullanmayacağım bundan sonra sapanımı.
sığınaklara gitmek istemiyorum anne.
oynamak istemiyorum sonunda ‘elma dersem çık’ olmayan hiçbir saklambacı.
Çocukları küçük kursunlarla mı vururlar anne
akar mı onların da kanları?

Muhammed Varol Öztürk

9 yorum:

  1. Çok güzel, Nedense Nazım Hikmet'in bu şiirini okuyunca hep Genco Erkal'ın Nazım Hikmetle ilgili tiyatrosu gelir aklıma. Tiyatroda şiiri söyeleyen küçük kız videosu linkini paylaşayım bende : http://www.youtube.com/watch?v=MmD-QpyYdhk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şimdi dinledim.gerçekten çok güzelmiş. şiir güzel ama şarkı hali daha da güzelmiş. çok duygulu.

      Sil
    2. Canım blog yazma sırası sendeee... psikolojik sorunla bitti, oradan bağla bakalım hayal gücünle. :)Kolay gelsin.

      Sil
    3. yaptım gitti:D bakalım beğenecek misin:)

      Sil
    4. Vayy çok güzel olmuş, eğlenceli olmaya başladı. :)

      Sil
  2. Ellerine sağlık canım, çok severim bu şiiri. :)
    Valla şu bloglar sayesinde tanıştığım küçük kardeşlerimin çevrelerindeki olaylara bu kadar duyarlı olması beni hem şaşırtıyor hem de mutlu ediyor. :D Yaşınızdan beklenmeyecek bir olgunluğa sahipsiniz. :D
    Tekrar ellerine sağlık canım. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederim unnim ben de çok severim bu şiiri:)
      bu olaylar o kadar üzücü ki ses çıkarmamak elde değil. hem hepimiz bir kızçocuğu değil miydik?:)

      Sil
    2. Haklısın hepimiz bir zamanlar küçücük bir kız çocuğuyduk. :)

      Burada biraz alakasız olacak ama yazmak istersen mimledim seni cenım. ^.^

      Sil
  3. tabiki de isterim:) unnim beni mimler de ben yazmam mı?^^

    YanıtlaSil