Sayfalar

23 Ocak 2017 Pazartesi

Dönem Arası Kitap Okumaları-1. Hafta

Merhabalar ^_^

Blogumu 2012 yılında okuduğum kitapları, izlediğim filmleri, takip ettiğim dizileri ve gezdiğim yerleri paylaşmak için açmıştım. Ama bu güne kadar o kadar çok aksattım ki artık nasıl blog yazılır onu bile bilmiyorum. Hoş başladığımda da bildiğim söylenemez. O kadar amatörce yazılar yayınlamışım ki görünce gülme krizine giriyorum.  :D

Neyse işte fark ettim ki bu amaçla açtığım blogcumda sadece birkaç kitap ve dizi yorumu paylaşmışım. Bu yüzden de haftalık kitap yorumlarımı paylaşacağım. Her pazartesi instagramda o haftanın planlanan kitaplarını paylaşacağım. Hafta sonu da kaçını okuyabilmişim, beğenmiş miyim beğenmemiş miyim onları irdeleyeceğim.

(Geçen hafta planladığım giriş bu şekildeydi ama ben hafta sonu yayınlamam gereken bu yazıyı pazartesi yayınlayabiliyorum. Benim sıradan aksatmalarım işte hoş görün :))

Ee hadi bakalım Bu haftanın instagram paylaşımıyla başlayalım :)


Okuma hedefim 6 kitaptı bu hafta için.
-Hayalet Şövalye
-Eskort
-Şeytan'ın Stajyeri
-Dönüşüm
-Gölün Cadısı
-Mavi Elyazması

Ne yazık ki sadece ilk 3 kitabı okuyabildim. Çarşamba gününe kadar mükemmel bir hızla okurken perşembe günü ara verdim hiç okumadım. Cuma günü ve hafta sonu da biraz işim çıkınca Dönüşüm'e başlamış olsam da henüz bitmedi.


          Hayalet Şövalye Epsilon yayınlarından çıkmış. Yazarı Cornelia Funke. 208 sayfalık çıtır çerez bir kitap. Az da olsa çocuk diyebileceğimiz kesime hitap ediyor. Ama ben çocuk kitapları okumayı da sevdiğim için çok keyif alarak okudum.

          Başkarakterimiz Jon Whitcroft 11 yaşında bir çocuk. Babası ölmüş, annesi ve iki kız kardeşiyle yaşıyor. Annesinin bir erkek arkadaşı var. Jon'un deyimiyle Sakallı. Babası öldükten sonra evin küçük erkeği olan Jon annesinin ve kardeşlerinin Sakallı'ya olan sevgisini kıskanıyor ve Sakallı'yla annesinin ayrılması için elinden geleni yapıyor. Jon'un düşüncesine göre Sakallı'nın annesini ikna etmesi yüzünden Salisbury'de babasının okuduğu ortaokula gönderiliyor. Oldukça mutsuz olan Jon, arkadaşlarını ve okulu görmezden gelerek mutsuz bir ifadeyle 6 gün geçiriyor. Ama 6. günün gecesi işler çok daha zor bir hal alıyor. Penceresinin önünde 3 tane hayalet süvari görüyor. Kılıçlarından kan damlayan bu süvariler Jon'u aklını başından alacak kadar çok korkutuyor ama  hiç kimse bu hayaletleri görmüyor. 

          Kendimi kaptırıp anlatırsam okumanıza gerek kalmayacak o yüzden burada duruyorum. Arka kapakta da hemen hemen buraya kadar yazıyor zaten. Bence eğer çocuk ve ilk gençlik diye sınıflandırılan kitapları seviyorsanız çok keyif alacağınız bir kitap olacaktır. Okuyun tavsiye ederim. ^_^


          Hayalet Şövalye'den sonra Eskort'u okudum. Birçok bookstagram hesabı okudu bitirdi hatta eeenn arka raflara kaldırdı bile bu kitabı ama ben yeni okuma fırsatı buldum. Aslında ben seri kitapları araya başka kitap almadan bir solukta okumayı seviyorum ama bunun devam kitabı olduğunu çok sonra hatırladım. O yüzden de kitap bitince biraz buruk kaldım. Hediye etmek isteyeniniz olursa hiç itirazım olmaz :)

          Üniversite öğrencisi olan Amber teyzesiyle yaşıyor. Annesi sevgilisiyle kaçınca cimri ve bencil teyzesiyle baş başa kalmış. Küçük ve soğuk odasından ve buz gibi suyla aldığı duşlardan kurtulmak için Amber'ın tek umudu çalışıp çabalayıp üniversiteye girmektir. Başarılı bir öğrenci olan Amber New York üniversitesine girebilmiştir. Teyzesi ile yaptığı kavga sonucu kendini parasız bir halde sokakta bulur. Birkaç hafta önce tanıştığı ve kendisine ne olduğunu söylemediği bir iş teklif eden Audrey'in numarasını tuşlayıverir. Kadının teklif ettiği iş eskortluktur. İlk başta çekinir ve gitmek ister ama Audrey ona fahişelik değil de eskortluk yapacağını net bir şekilde söyleyince, iş kurallarını anlatınca ve Amber'ın pek de seçeneği olmayınca işi kabul eder. Sonra işte Max'le tanışır ve Audrey'in ilk kuralını ihlal eder.

Buradan sonra kitabı okumadıysanız lütfen Şeytan'ın Stajyeri'ni anlattığım bölüme atlayın çünkü spoiler yemenizi istemem :)

        Ben kitabı beğendim. Keyifli ve akıcıydı. Audrey'in Amber'a yaklaşımı ve savunması çok hoştu bence. Miley'den şüpheliyim yani bilmiyorum bana çok güven vermiyor. Miller da tabi ki her 2. adam gibi çok tatlı :)

         Beni rahtsız eden tek nokta Amber ve Max arasındaki yaş farkıydı. Bilmiyorum zaten Max'da çoğu zaman onun çocuk olduğunu düşünüp rahatsız oluyordu. (tabi işi pişirdikten sonra fark etmesi de ayrı bir mesele :D )

          Kitabın devamını merak ediyorum çünkü yan karakterlerin hikâyeleri çok sağlam olacakmış gibi geliyor. Özellikle Audrey'in ve Maurizo'nun hikâyesini merak ediyorum. Bakalım kitabı alabilirsem göreceğiz :)


          Haftanın biten son kitabı da Şeytan'ın Stajyeri'ydi. Bu kitabı da herkes çoktan okudu bitirdi. Amaaann canım geç olsun güç olmasın değil mi ama :P
Şeytan'ın Stajyeri de çok keyifli bir kitaptı. Sürekli bir koşuşturmaca, sürekli bir aksiyon, bolca merak çok tatlıydı bence. Bu da bir serinin ilk kitabıydı. Asıl olayın sadece girişiymiş gibi geldi bana.

         Mitchell 17 yaşında bir trafik kazasıda ölüyor. Cehennem'e gidiyor ve Şeytan'ın sağ kolunun(Septimus) stajyerliğini yapıyor. Mitchell 'in 4 arkadaşı var Medusa(arkadaş?) Elinor ve Alfarin. Septimus ve Şeytan arasında geçen bir konuşmada dönüştürücü denilen bir cihazın varlığını öğreniyor ve bunu kullanarak kendi ölümünü ve arkadaşlarının ölümünü durdurmayı planlıyor.

Yine buradan sonra spoiler var :)

          Aslında çok da bir planı olduğu söylenemez bence. Cehennemden çıktıktan sonra çok fazla bocalıyor ve olaylar gelişine oluyor sanki. Bence Septimus Mitchell'e "hadi hevesini al da işimize bakalım" demişti bu kitapta. Devamında Septimus'un planını göreceğimizi umuyorum. Hala kitabı almadım ama merak ediyorum. Ayrıca Elinor'a ve Alfarin'e hayran kaldığımı da eklemeliyim. Kitabın en güçlü karakterleriydi bana göre.  

          Bence zaman yolculuğu olayını en iyi anlatan yapımlardan biriydi. Bol bol paradoks olması çok etkileyiciydi. Zeki bir elden çıkmış bir yapım olduğu belli. Ama ben Mitchell'in neden öldüğü olayına takıldım. Yani onun ölümü kitabın en büyük halkasını oluşturuyor. Peki, ölmeseydi ya da o şekilde ölmeseydi? Bilemiyorum ben bu paradoksun nasıl başladığını merak ediyorum. Asıl halka çok yüzeysel geçilmiş gibi geldi. Diğer kitaplarda(çünkü 2. kitap yayınlandı ama yayınlanmayan bir kitap daha var sanırım) işlenir mi? Sanmıyorum bu olay böyle kapatıldı sanki ama bilemiyorum tabi.

         Bir de cehennem'in neden koskoca bir ofis gibi işlendiğini merak ediyorum. Ve tabi Cehennem'e gidenler ve Cennet'e gidenlerin nasıl belirlendiğini. Çünkü ortada kardeşlerini kurtarmak pahasına yanarak can vermiş bir karakter var, Elinor. Neden cehennemde? Bu sorular da sanıyorum ki devam kitaplarında cevaplanmış. Bakalım eğer devamını alıp okuyabilirsem yine paylaşırım düşüncelerimi ama kesinlikle tek kitap olsa da olur diyemeyeceğim bir kitap.

Böyle kocama bir yorum yazısı. Eğer buraya kadar gelebildiyseniz gerçekten çok sabırlısınız demektir :D

Bu kitapları veya en az birini okuduysanız lütfen benimle düşüncelerinizi paylaşın da azıcık dedikodu yapalım haklarında. Daha önce de dediğim gibi Şeytan'ın Stajyeri'nın veya Eskort'un devam kitaplarını hediye etmek isterseniz asla hayır demem :P

Blogum ve yazı üslubum hakkında yorum ve eleştirileriniz olursa da lütfen iletişime geçin. Çünkü kendimi başarılı bulmuyorum ve geliştirmek istiyorum.

Böyle işte :)

Önümüzdeki hafta sonu yine haftalık kitap yorumlarımı girmeyi planlıyorum.
Okul açılana kadar buralardayım. Tabi instagram ve twitterda da dolanıyorum bol bol.


Hadi bakalım o zaman tekrar görüşürüz ^_^


14 yorum:

  1. ay kim gelmiiiş gelcem yinee :)

    YanıtlaSil
  2. ay yaz tabiii ya şirin anlatıyon hep ki. bu kitapların hepsi okunur valla mesela eskortu hemen merak ettim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa teşekkür ederim ^_^
      Bence de oku laflayalım biraz eskort hakkında:)

      Sil
  3. tekrar hoş geldin Deep sayesinde bende sayfana geldim.
    okunacaklar listesine ekleyeceklerim var sağol,
    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşbuldum :)
      Sen de hoş geldin ^_^
      Çok küçük bir liste şimdilik. Umarım okuduğunda keyif alabileceğin kitaplar önerebilmişimdir :)

      Sil
  4. Dolu dolu geçiyor anlaşılan tatil.. Deep'in sayfa tanıtımından geldim ve sizi takibe aldım hemen. Zira güzel bir blogunuz var. Dolu dolu.. Benim bloga da bekliyoruuumm..💃💖💖👏

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabildiğince dolu diyelim. Evde film dizi ve kitaplarımla dağınık odama rağmen 😁😁
      Hoş geldin iyi ki geldin 😊
      Teşekkür ederim😊
      Hemen geliyorum sana da. Eminim ki çok güzeldir senin blogun da 😊

      Sil
  5. Deep Tone'un blog tanıtmasıyla haberdar oldum. İzlemedeyim blogunuzu.

    YanıtlaSil
  6. bak son yazımdasın yineeee kiii

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gördüm ve yine yine orada olmak çok güzel. Sen çok güzelsin. Çok çok teşekkür ederim. ❤❤❤

      Sil
  7. Ya kitap okumak gibisi var mı? :) :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle yok. Nefes almanın başka bir yöntemi benim için. :)

      Sil