Sevgili unnim Kore Delisi beni şu yazısında mimlemiş. ben de asırlar süren hatırlama uğraşlarım sonucu birkaç parça şey hatırlayınca yazıverim de aradan çıksın dedim:)Gerçi hatırladıklarım pek anı değil ama...
Ben çoook ama çoook küçükken yani 3-4 yaşlarındayken kedilerin peşinden koşarmışım. "Kardeşiiiiiim! Gel Kardeşiiiiiiim!". Annemler her kedi gördüklerinde hatırlatırlar sağolsunlar:D
Bir de ben küçükken "r"leri söyleyemezmişim(şimdi söyleyebiliyorum). Bana Radyo dedirtemezlermiş.Rivayete göre ben bir defa söyleyince(pardon söyleyemeyince :P) hep bir ağızdan gülüşmüşler ve ben de çoook ama çoook gururlu olduğumdan gülmesinler diye bir daha radyo dememişim hiç.:)
Yine aynı yaşlarda anneannemlerin evinin önünde dolaşan karıncaları ezermişim. Annem her defasında" yapma kızım günah." dese de ben bilmiş bilmiş "Böcek o böcek" dermişim.:) Annemin anlattığına göre bu ezme işlemi her defasında "Cin Cin" olmuş gözlerle yapılırmış:)
Buraya kadarki bölümü çok küçük parçalar halinde hatırlıyorum. Bundan sonrakileri de dün gibi hatırlıyorum.
Ben 5-6 yaşlarındayken Muğla'ya taşındık. Yol boyunca "Gideceğimiz yerde deniz var" şeklindeki konuşmalardan fazlasıyla memnun olan ben yeni evimizin önüne gelince de "Hani burada deniz? Yok işte deniz falan kandırdınız beni!" şeklinde çıkıştım millete:) Ne bekliyormuşsam artık. Herhalde evin bahçesinde deniz var sanmışım:D Ahhh Çocuk işte:P
Yeni eve yerleşildikten ve düzeni kurunca benim anasınıfına yazılma yaşımın geldiğine karar verildi. Okula gitmek için baya bir heveslenmiştim o zamanlar (Şimdiki aklım olsa başlar mıydım hiiiiç?:P... ). Okulun anasınıfı bölümüne gittik. Annemler beni oraya bıraktılar ve müdür yardımcısıyla konuşmaya gittiler. Geldiklerinde acı haber: yer yokmuş o yüzden de beni okula alamayacaklarmış....
Ben anında ağlamaya başladım ve işte sitem dolu o sözlerim"Onlar(anasınıfının içindeki çocuklardan bahsediyorum burda) hayal mi? Uzaydan mı geldi onalar? Onları alıyorlar da beni neden almıyorlar ?" :D
Sonunda o okula hatta o sınıfa yazıldım. Her şey o müdür yardımcısının gıcıklığından kaynaklanıyormuş. Öyle olmaz böyle olur Müdürcüğüüüüüm!:)
Bu sefer 1. sınıftayım. Rüya adında bir arkadaşım var. Ama ben kızın adını bir türlü söyleyemiyorum, dilim dönmüyor bir türlü. Adını her söylediğimde"URAAA" diye garip bir şey çıkıyor.:D Tabi bendeki gurur hala var o sıralarda. Annemlerin her uğraşına rağmen söylemiyorum o ismi.Sonunda gülecekler söyler miyim hiç?:D
Son anım da bu olsun bari. Ben hatırlayınca biraz hüzünleniyorum gerçi. Ama siz gülebilirsiniz tabi onun için yazıyorum ya:)
Burada da 2-3. sınıfa gidiyorum artık. Bir tane muhabbet kuşumuz öldü ve babam da kafesi bir arkadaşına verdi birkaç ay sonra da o kafes içinde tüysüz çirkin bir yavruyla beraber döndü bize. (O yavru kuş benim birtanem FISTIK olur bu arada :)). birkaç ay sonra konuşmaya tüylenmeye başladı. tabi evin en küçük üyesi ve hepimizin elinde uykuya dalan şımarık bir şey olduğu için de ayrı bir yeri vardı bizde (hala da öyledir bizim için).O gün annemle babam işteydi abim ve bir arkadaşı vardı evde tabi bir de ben. Fıstıkla misket oynarken üstüne oturuverdim yavrucağın yanlışlıkla. Evet oturdum resmen. Ama nasıl ağlıyorum. Yaşıyor ama yürümüyor kımıldamıyor. O sırada abim geldi arkadaşı geldi. Gördüler tabi kuşun halini ben de anlattım. sonra abim babamı aramış. Babam geldi. Abim de arkadaşıyla beraber kuşu veterinere götürdüler. Birkaç gün sonra da şımarık kuşumuz çıktı hastaneden:P. Ayağında bir kürdan üzerinde sargı:D... O halde bile maskotluk yapıyordu. Bize şirin görünmek için koşuşturuyordu evin içinde.Canım benim yaaa:)...özledim yine:(
İşteee böyle. Benim çocukluğum kısaca bu şekilde. Diğer bloggerlerın yayınladıkları kadar güzel değil pek.Ama idare edin işte:)
Kim yapmadı bu mimi? Parmak kaldırım bakiiiim:):):)
Ben çoook ama çoook küçükken yani 3-4 yaşlarındayken kedilerin peşinden koşarmışım. "Kardeşiiiiiim! Gel Kardeşiiiiiiim!". Annemler her kedi gördüklerinde hatırlatırlar sağolsunlar:D
Bir de ben küçükken "r"leri söyleyemezmişim(şimdi söyleyebiliyorum). Bana Radyo dedirtemezlermiş.Rivayete göre ben bir defa söyleyince(pardon söyleyemeyince :P) hep bir ağızdan gülüşmüşler ve ben de çoook ama çoook gururlu olduğumdan gülmesinler diye bir daha radyo dememişim hiç.:)
Yine aynı yaşlarda anneannemlerin evinin önünde dolaşan karıncaları ezermişim. Annem her defasında" yapma kızım günah." dese de ben bilmiş bilmiş "Böcek o böcek" dermişim.:) Annemin anlattığına göre bu ezme işlemi her defasında "Cin Cin" olmuş gözlerle yapılırmış:)
Buraya kadarki bölümü çok küçük parçalar halinde hatırlıyorum. Bundan sonrakileri de dün gibi hatırlıyorum.
Ben 5-6 yaşlarındayken Muğla'ya taşındık. Yol boyunca "Gideceğimiz yerde deniz var" şeklindeki konuşmalardan fazlasıyla memnun olan ben yeni evimizin önüne gelince de "Hani burada deniz? Yok işte deniz falan kandırdınız beni!" şeklinde çıkıştım millete:) Ne bekliyormuşsam artık. Herhalde evin bahçesinde deniz var sanmışım:D Ahhh Çocuk işte:P
Yeni eve yerleşildikten ve düzeni kurunca benim anasınıfına yazılma yaşımın geldiğine karar verildi. Okula gitmek için baya bir heveslenmiştim o zamanlar (Şimdiki aklım olsa başlar mıydım hiiiiç?:P... ). Okulun anasınıfı bölümüne gittik. Annemler beni oraya bıraktılar ve müdür yardımcısıyla konuşmaya gittiler. Geldiklerinde acı haber: yer yokmuş o yüzden de beni okula alamayacaklarmış....
Ben anında ağlamaya başladım ve işte sitem dolu o sözlerim"Onlar(anasınıfının içindeki çocuklardan bahsediyorum burda) hayal mi? Uzaydan mı geldi onalar? Onları alıyorlar da beni neden almıyorlar ?" :D
Sonunda o okula hatta o sınıfa yazıldım. Her şey o müdür yardımcısının gıcıklığından kaynaklanıyormuş. Öyle olmaz böyle olur Müdürcüğüüüüüm!:)
Bu sefer 1. sınıftayım. Rüya adında bir arkadaşım var. Ama ben kızın adını bir türlü söyleyemiyorum, dilim dönmüyor bir türlü. Adını her söylediğimde"URAAA" diye garip bir şey çıkıyor.:D Tabi bendeki gurur hala var o sıralarda. Annemlerin her uğraşına rağmen söylemiyorum o ismi.Sonunda gülecekler söyler miyim hiç?:D
Son anım da bu olsun bari. Ben hatırlayınca biraz hüzünleniyorum gerçi. Ama siz gülebilirsiniz tabi onun için yazıyorum ya:)
Burada da 2-3. sınıfa gidiyorum artık. Bir tane muhabbet kuşumuz öldü ve babam da kafesi bir arkadaşına verdi birkaç ay sonra da o kafes içinde tüysüz çirkin bir yavruyla beraber döndü bize. (O yavru kuş benim birtanem FISTIK olur bu arada :)). birkaç ay sonra konuşmaya tüylenmeye başladı. tabi evin en küçük üyesi ve hepimizin elinde uykuya dalan şımarık bir şey olduğu için de ayrı bir yeri vardı bizde (hala da öyledir bizim için).O gün annemle babam işteydi abim ve bir arkadaşı vardı evde tabi bir de ben. Fıstıkla misket oynarken üstüne oturuverdim yavrucağın yanlışlıkla. Evet oturdum resmen. Ama nasıl ağlıyorum. Yaşıyor ama yürümüyor kımıldamıyor. O sırada abim geldi arkadaşı geldi. Gördüler tabi kuşun halini ben de anlattım. sonra abim babamı aramış. Babam geldi. Abim de arkadaşıyla beraber kuşu veterinere götürdüler. Birkaç gün sonra da şımarık kuşumuz çıktı hastaneden:P. Ayağında bir kürdan üzerinde sargı:D... O halde bile maskotluk yapıyordu. Bize şirin görünmek için koşuşturuyordu evin içinde.Canım benim yaaa:)...özledim yine:(
İşteee böyle. Benim çocukluğum kısaca bu şekilde. Diğer bloggerlerın yayınladıkları kadar güzel değil pek.Ama idare edin işte:)
Kim yapmadı bu mimi? Parmak kaldırım bakiiiim:):):)
Cok guldum ben bunlara digerleri kim bilmiyorum ama bu da en az onlar kadar guzell :D :D
YanıtlaSilteşekkür ederim:) Eğer eğlendiysen sorun yok:D
Sil