Sayfalar

31 Temmuz 2012 Salı

ONCE UPON A TİME


Bu gün ilk sezonunu bitirdiğim bu dizi garip bir bağımlılık yapıyor kendine nedense? Gerçekten başarılı bir yapım mı yoksa saçmalardan bir demet mi bir türlü karar veremediğim ama izlemekten vazgeçemediğim ve hatta zevk aldığım bir yapım: ONCE UPON A TİME


Konusunda gelmeden önce karakterleri verelim:

    Pamuk Prenses  veya  Mary Margaret Blanchard
Yakışıklı Prens  veya  David Nolan

















Kötü Kalpli Kraliçe veya Regina Mills








Rumplestiltskin  veya  Mr. Gold


Karakterlerin neden mi 2 ismi var:

Kötü Kalpli Kraliçe (ki ben ona Elmalı Kraliçe diyorum.=D) Pamuk Prenses ve Yakışıklı Prensin Mutluluğuna turp suyu sıkmak için Uyuyan Güzel'in cadısıyla anlaşıp "uyku büyüsünü" aldı ve Pamuk'a bir elma hazırladı ama gerçek aşk yine tüm büyüleri kırdı. Elmalı yine vazgeçmedi tabiki ve bu sefer de Rumplestiltskin'le anlaşıp tüüüüüümmmm masal kahramanlarını dünyamıza getirecek bir lanet yarattılar. Tabiki de dünyamızdaki yaşamda ipler ikisinin elinde olacaktı. Ama lanet saraya ulaşmadan önce Pamuk bir kız çocuğuna hamileydi ve doğuma çok az zaman vardı. Peri Anneler hemen Geppetto ile biranlaşma yaptılar. Sihirli ağaçtan bir dolap yapılacaktı. Yakışıklı ve Pamuk bu dolapla Elmalı'nın şerrinden kaçacaklardı. İstek üzerine Gepetto dolabı yaptı ama dolap sadece bir kişi alyordu (neden acaba? ben biliyorum=D). "İşler ters gitmeli ki dizinin bir anlamı olsun" gibi bir anlayışın bir sonucu olacak ki Pamuk erkenden doğum yapıverir. ve dolaba "Kurtarıcı" koyarlar. Yalnız ve savunmasız bir bebek olan Emma'yı...


Emma'yı yıllar önce doğurup da bırakıverdiği oğlu Henry yedi yaşına geldiğinde buluyor ve onu Elmalı'nın kasabasına getiriyor(devrik mi oldu sanki biraz?=P=D), Storybrook'a...

Henry ona Elmalı'nın yaptıklarını anlatıyor hatta bunun için bir kitap bile gösteriyor. Ama emma ona inanmıyor (her aklıbaşında insan gibi) ve o kitabın sadece bir masal kitabı olduğunu söylüyor. Emma ilk başlarda Oğlu Henry'i kabul etmiyor. Ama zamanla onu sevmeye ve onun annesi olmaya hazır olduğunu hissediyor ve Storybrooke'da kalmaya karar veriyor. Ama Henry'nin vasisi olan Elmalı hem oğlunu paylaşmak istemediğinden hem de Kurtarıcının gelmesiyle lanetin tehlikede olmasından  dolayı pek de memnun kalmıyor...


Spoiler vermemeye çalıştım ama biraz verdim sanki ha? Neyse bu dizide spoiler çoook. En basitinden Storybrook'daki kişilerin masallarda kim olduğu bile başlı başına bir spoiler. Ama söylemicem (yazmicam=D) çünkü onları bulmak çoook zevkli ^-^
Ha! Sorunun ceavabını unutmuşum(ki zaten anlaşılıyordur ama yine de yazmak istiyorum).
Şimdi efenim dedim ya Elmalı bizim Senetçi'yle (annemin Rumplestilstskin'e verdiği isim ki bence hem cuk oturuyor hem de kısa oluyor. Ne biçim bir isim o öyle yahu yazmak ayrı bir dert telaffuz etmek ayrı bir dert) bir anlaşma yaptı ve bir lanet yarattılar diye. Hani bizim dünyamızda ipleri ellerinde tutmaları gerekiyor ve de onlar üst düzey yönetici kıvamındalar ya işte masal kahramanları(özellikle Pamuk ve Yakışıklı) Elmalı'nın bu büyük kazığını bilirlerse onu Belediye Başkanı yaparlar mı? Tabi ki de HAAAYIIIR! İşte bu yüzden tüm masal kahramanlarının herşeyi unutması gerekiyor. Ve de onlara kendi isimleriyle (Perianne, Pamuk, Yakışıklı, Avcı,.....) hitap etmek çok saçma olurdu Bu yüzden onlara yeni birer isim veriliyor ve tabi yeni birer iş ;) (ne çok 've' kullandım öyleeee=P)

Sonuç olarak:




Fantastik film/dizi/kitap/hikaye sevenlerin ve kaç yaşına gelirse gelsin masallardan ve çocuk kitaplarından vazgeçemeyenlerin dikkatini çekebilecek bir yapım ki bence dikkat çekmekte çok başarılı.




 

"Tüm masllar mutlu başlar mutlu biter"

 

 

 

İşte bu tam bir yalan!

 divxplanet.com
 http://www.turkcealtyazi.org
 http://www.sinezine.com
 https://getglue.com
 http://www.onceuponatime-online.blogspot.com

29 Temmuz 2012 Pazar

İLK MİM'İM : K-POP'UN ENLERİ

İlk mimimi(ne kadar zor bişey oldu öyle yav!:P) aldım. Bana bu mim'i paslayan I Feel Good! çinguma ve Hoi hoi unnime çooook ama çoook teşekkürleeer!!

MİM'im 3 tane sorudan oluşuyor:
1)K-pop'un en yetenekli grubu hangisi?
2)K-pop'un en kaliteli grubu hangisi?
3)K-pop'un en içi dışı bir grubu?

Sorulara yanıt vermeden önce bir şey itiraf etmek isterim (ÖHÖM ÖHÖM):
ben pek fazla K-pop dinlemiyorum. Yani tabi K-pop gruplarını biliyorum ama haklarında fazla bir şey biliyorum. Ama bu sadece K-pop'a özel bir şey değil. Genel olarak yabancı müzikleri dinlemiyorum. Bunun nedenini hala çözebilmiş değilim aslında.  
Neyse bu mim için biraz araştırma yaptım ve bir sürü güzel şarkı dinledim.Vee bu sayede bunları kaçırmamam gerektiğine karar verdim. Ne demişler "geç olsun, güç olmasın" diiiğ mi ama? 
Şimdiii soruları cevaplama zamanı...
 

1) K-pop'un en yetenekli grubu hangisi?:


Yeppudaa'dan alınmıştır
Bu soruya BİGBANG demek istiyorum. çünkü dediğim gibi bir araştırma yaptım ve şu sonuçlara ulaştım:
2008'de
"En İyi Erkek Grup"
"Yılın Şarkısı"
"17. Seul Müzik Ödülleri"nde "Yılın Sanatçısı" ödüllerini almışlar.
2011'de
MTV Avrupa Müzik Ödülleri'nde "En iyi uluslararası sanatçı" ödülünü kazandı
"Tonight" (Bu Gece) isimli albümleri yayınlandı ve Amerika iTunes Top 10 listelerine ilk kez girebilen Korece albüm oldu.
Tonight Top 100'deki tek İngilizce-olmayan albüm olması nedeniyle de başarısını artırmaya devam ediyor.

2012'de
"Blue" ve "Fantastic Baby" ile yotube'da izlenme rekorları kırarak altın madalya kazandı.

Ve tabi çıkardığı bütün albümler satış rekorları ve şarkıları ise dinlenme rekorları kırmış olan bir grup en başarılı koltuğuna oturmasın da ne yapsın?

(Bu haberlere ulaştığım sayfalar:


2)K-pop'un en kaliteli grubu hangisi?


Bu soruya da mı BİGBANG desem? dedim gitti valla ^_^(evet VIP olma yolunda ilerliyorum:D)

Yeppudaa'dan alınmıştır.



3)K-pop'un en içi dışı bir grubu hangisi?
Yeppudaa'dan alınmıştır.
Bu soruyu da "En sevimli grubu hangisi" şeklinde cevaplamak istiyorum. umarım sakıncası olmaz.
Bence bu kalıba uyan grup CN BLUE.
Çok sevimliler hele ki Kang Min Hyuk...
Eveeet bu mim'i  cevapladım. gerçekten çok korkmuştum çünkü dediğim gibi K-popla pek ilgilenmiyorum. "Nasıl yazacağım?""Ne yazacağım" soruları yedi beni resmen. ama bu işi de alnımın akıyla bitirdim...ve bundan sonra daha sık takip etme kararı aldım çünkü burası bambaşka bir dünyaymış:)
Bir de bu mim'i paslamak gerek değil mi?
Tamam o zaman Kore Delisi unnime gönderdim gitti.

Bir sonraki yazıma kadar görüşmek üzere umarım bu süreyi daha fazla uzatmam çünkü bir önceki yazımın üzerinden neredeyse 1 hafta geçmiş.
(daha önce söylemiştim değil mi yazılarımı bir türlü bitiremediğimi?:P)
~HOŞÇAKALIIIN~
Yeppudaa'dan alınmıştır


20 Temmuz 2012 Cuma

Afiyet Olsun ^-^




        Ramazan ayının tüm Müslüman âlemine huzur, mutluluk, bolluk, bereket getirmesini diliyorum.
        Tutulan oruçları Allah kabul etsin, iftar sofralarına bereket yağsın ve o sofralarda oturan herkese afiyet olsun...

17 Temmuz 2012 Salı

DENİZDEN ÇIKMIŞ GİBİ SANKİ :)

         Her yaz kısa süreli de olsa bir yerlere gidiyoruz. Bu yaz yollar bizi Bartın'a götürdü =). İyi ki de götürmüş. Yeni bir sahil cenneti keşfetmek, yeni insanlar tanımak ve daha da önemlisi dünyayla bağlantını kısa bir süre de olsa kesivermek insana inanılmaz enerji veriyor =) . Bu yüzden severim yeni yerler gezmeyi, yeni insanlar tanımayı...
        Babam'ın mesai arkadaşı Serkan abinin eşi Gönül ablanın memleketi Bartın. İnkum'da da amcasının evi var. Yazlık gibi kullanılıyormuş sanırım. Serkan abi ve Gönül abla'nın davetiyle gittik İnkum'a. Yolculuğumuzu çarşamba günü akşamdan kesinleştirdik ve perşembe günü hazırlıkları tamamlayıp yola çıktık.
Önce yolculuğun ilk başlarından birkaç kere =)


Mola verdiğimiz yerdeki yaramaz tavşanlar. Daha bir sürü hayvan vardı orada hepsini çektim de.ama bu resim en çok sevdiğim
(yoksa üşengeçliğim falan tutmadı yani:P)

        Bartın'a vardığımızda Serkan abilerle beraber hemen yola çıktık tekrar bu sefer yolculuk İnkum'aydı.  

İnkum'da kaldığımız evin arka balkonundaki görüntü. Sanki üzerimize yıkılacakmış gibi görünen kocaman bir dağ...
         Ertesi sabah erkenden kalkıldı, kahvaltı hazırlandı, yenildi, içildi ve denize kavuşma zamanı geldi. 1-2 dakika yürüdükten sonra sahil karşımızdaydı artık. Masmavi sular önümüzde, yemyeşil ve kocaman dağlar çevremizde... bizse sıcacık (fazlasıyla sıcak O_o) kumların üzerinde kendimize yerleşecek yer arıyorduk..... Hayır aramadık. En fazla babamları aramışızdır çünkü ben, annem ve Gönül abla babamları gönderip masayı topladık. Daha sonra gittik sahile.=D
       Eeee masmavi denizi görmüş olan Pofuduk durur mu hiç? Tabi ki de durmadın efenim tabi ki de durmadım=D. Hemen girdim suya. Bir yılın bütün stresi o masmavi sulara düştü ve kıyıya vurdu. Ama ben denizden çıkınca hiç birini geri almadım. Omzumun üstünde onlara şööyle bir bakıp tek bir hece çıkardım ağzımdan " HIH!!!" =D ne kadar rahatladım anlatamam=D  Ama ne yazık ki yeni yeni stresler ekleniyor her gün omuzlarıma. 9. ve 10. sınıf tekrarı gibi mesela. Ama konumuz bu sıkıcı şeyler değil...
       Ertesi gün tekrar aynı sevinçle koşturdum denizime. Yine yüzdüm yüzdüm yüzdüm... doğru dürüst fotoğraf bilem çekmedim sahilde =( neyse artık dönüş yolculuğu için hazırlıklar başladı bu sefer de. Seni duyuyorum eyyy okuyucu! Evet çok kısa bir deniz sefası sürdük ama inanın yetti. Hatta babam annem ve abim için arttı bile. Şu an hepsi kızaran omuzları ile acı içinde birkaç hafta sürmek zorundalar =D... Demem o ki her şeyi tadında bırakacaksın ki zevkini uzuuun bir süre hatırlayasın...
      Cumartesi günü dediğim gibi dönüş hazırlıklarını tamamladık ve tekrar yola çıktık.İlk önce Bartın'a gittik. Orada Gönül ablanın akrabalarıyla koyu bir sohbete başlandı. Ben de bu sohbetler sırasında bissürü fotoğraf çektim. Gönül ablagilin ve amcalarının evi hep yanyana. Evlerin kocaman bahçeleri ve bahçelerde domatesinden kavun-karpuzuna kadar her şey var. Eeee kocaman bahçeler varsa olmazsa olmazlar nelerdir? Tabi ki de o bahçeleri seslendirecek, şenlendirecek hayvanlar: tavuk,inek, horoz, hindi, koyun, köpek...





Bu horoz çok yaramazmış.resmi kime göstersem her sabah sahibinin omzuna atladığını söyledi=D





Hindileri küstürdük iyi mi? =D

       Annemlerin yanına gelince resmen meyve yağmuruna tutuldum. İlk önce şeftali sonra armut ve en sonda da herkesin hasret kaldığı şeker gibi bir karpuz yenildi. E tabi hepsi de kendi ürünleri...
         Pazar günü dönüş günüydü artık. Yine sabahtan kalkıldı  kahvaltı yapıldı. Arabaya binmek için dışarı çıkınca akşam sohbet ettiğimiz herkes vardı hepsi de bizi uğurlamak üzere gelmişlerdi=) Hepsiyle tek tek vedalaşıldı ve yola çıkıldı.




Eve geldiğimizde sadece 2 çantayla çıktığımız yolculuktan bir sürü sebze poşeti, maksimum seviyede enerji ve kıpkırmızı vücutlarla dönmüştük. =D =D =D          

 Yazmak istediğim bir sürü yazı var. Mesela annemin sebzeleri çıkalı çok oldu fotoğrafları falan da hazır ama elim bir türlü gitmedi. En yakın zamanda kafamdaki taslakları da yayına hazır hale getireceğim. O zamana kadar kendinize iyi davranın oldu mu?

8 Temmuz 2012 Pazar

OKUDUM

             Ne zamndır yazmak istediğim o kadar çok şey var ki ama şimdi size çok tanıdık bir bahane sunacağım: "Zamanım yoktu ki!"
            Evet yaz tatiline girmişim ama hala vaktim yok ne yazık ki :(. Bu yaz ilk başta harika gibi görünen bir şey yaptım:D İngilizce ve keman kursuna yazıldım... 13.00'da İngilizce ve16.00 da da keman kursu var ve aralarında 1 dakika bile yok hatta İngilizce kursum 16.15 de bitiyor :( son olarak da en kötüsünü belirtmek istiyorum ki keman kursu hafta içi hergün ve İngilizce kursum da sedece cuma günleri tatil:(. Ben de "geceyatmayıbilmeyengündüzkalkmayıbilmeyengiller"den olduğum için bu yaz hafif kabusumsu geçecek gibi:D Evet bu kurslar sadece ilk başta çok iyi bir fikirmiş gibi geldi. Sonra da OH YOOOO!!!!:D
        
Geçen ay bitirdiğim ve yazmayı çok istediğim bir kitapla devam edelim bakalım.

HAYAT GÜZELDİR



                Hayatın gerçekten de güzel olduğunu hatırlatan bir kitap bu. Bu kitabın bir de bana geliş öyküsü var ki... neyse öykünün sonunu anlatayım çünkü başı pek hoş değil.
Şimdi efenim ben lise 3. sınıfa geçmiş bir öğrenciyim. geçen sene yani 10. sınıfta edebiyat klübümüzce hazırlanan bir bilgi yarışması yapıldı ama bu öyle matemetik fizik gibi dersleri kapsayan bir yarışma değildi. Bir kültür yarışmasıydı. Yarışmamız edebiyat, sanatın her dalı, spor, biraz tarih, biraz coğrafya gibi dalları içeryordu. Her sınıf kendi adaylarını belirledi ve oylama yapıldı. 4 yarışmacı seçilmeliydi. Benim canım arkadaşlarım beni de aday göstrtdiler sağolsunlar.  böylece de 4 arkadaş tüm gücümüzle çalıştık, araştırma yaptık yarışmanın ilk etabında 1. olduk finalde ise 2. ... (işte hikayenin başı burada başladı ama hiç hoş değil bu yüzden burayı atlıyorum)
Sonuç olarak bize kültür edebiyat klübünce hediyeler verildi bu da bana verilen hediyeydi.
               Biraz ön yargılı davranmıştım bu kitaba. birbirinden güzel 21 hikaye bulunduruyor kitabımız zaten öyle çok kalın bir şey de değil topu topu 175 sayfa. Ama dediğim gibi gerçekten hayatın güzel olduğunu anımsatan bir kitaptı. Herkesin okuması gereken bir kitap bence. En çok beğendiğim yerlerden birisi:

Hikaye:ÇiçekTefsiri
-Sen bırak dükkanı bir şey soracağım.
-Buyur.
-Laleler açmış gördün mü?
-Ne lalesi ya! 

ATATÜRK'ÜN AŞKI LATİFE




         Bu kitabı da geçtiğimiz cuma günü bitirdim. Aslında ben Latife Hanım'ı pek sevmem. Onun şımarık, bencil biri olduğunu düşünmüşümdür hep. Belki öyledir belki de değildir orasını da bilemem. Bu kitabı kitapcıda gördüğümde kendi kendime " Bilmediğin okumadığın araştırmadığın bir konu hakkında yorum yapmak hoş değil en azından bir kitap okumalıyım bu kanuda." dedim ve aldım bu kitabı.
         Ama kitap Latife Hanım'ı haklı çıkarmak için çok fazla kasmış bence. Dediğim gibi doğrudur veya yanlışdır orasını bilemem ama bence olaylar kitapta çok abartılmış. Mesela ben Zübeyde Hanım 'ın Latife'yi bir türlü sevemediğini hatta "Mustafa'm bu kadınla evlenmesin" diye vasiyet ettiğini biliyorum bir tek ama burada olaylar benim bildiğimden çok farklı işlenmiş. Bu olaylar her zaman Latife Hanım haklıymış gibi göze sokula sokula anlatılmış.
         Pek sarmamıştı açıkcası ama eğer alelade bir aşk öyküsüymüş gibi okunursa hoş bir kitap. Dediğim gibi pek beğenmedim ama bu konuyla ilgili başka kitap okumadan da olayları yine tek taraflı görmüş olurum.

         Neyse yazmak istediğim konulardan birini daha bitirmiş bulunmaktayım. Çok fazla mı resmi oldu ne?:D Yahu ben bu bitişleri yapamıyorum yav! Ayrılamıyorum yazıdan bir türlü nasıl olcak bu iş bir yardım ediverin gari!!!!